18 Mart Çanakkale Zaferimizin yıl dönümü. Yazmayayım dedim bir şeyler karalamayayım dedim ama bazı okuduklarım gördüklerim beni yazmaya zorladı.
Mehmet Niyazi’nin Çanakkale Mahşeri ve Yemen Ah Yemeni okudum. Çok zaman tarihçilerden dinlediğim videolar ile bu dramı, dramları sadece Çanakkale il e sınırlamak mümkün olmadığını anladım. Çanakkale’nin çok farklı bir yönü zaferi kopara kopara askerini götürüp bir Alman komutanın emrine veren Alman çizmesi yalayan hayalperest komutanların bu günlerde anılmaması çok garip değil mi?
Yaa… Şehit oldular ama sebep olan yok mu? Günahsız masum ana kuzularını ihtiraslarına kurban eden ordu komutanlarının berbat ettiğini vatansever onları bağrına basarak evlat bilen komutanlar ve o şehit vatan evlatlarıyla bu günkü sınırlarımıza kavuştuk.
Canını, malını, evladını, ekmeğini her şeyini kurban ederken dökülen o mübarek kanları süzülüp gittikten sonra açığa çıkan tablo ile hiç muhasebe yapılmadan adeta iki ideolojinin biri biriyle tartışma, bir tarafın diğer tarafı aşağılama silahına dönüşen tarih.
Sahipsiz ve boynu büktürülmüş ne olduğunu bilmeyen fakat yüreği dini ve namusu, ezanı, vatanı için kurban olmaya hazır olup şehit düşen bir mübareğin son 300 yıl bu milletin anasını ağlatan Osmanlının Lale devri padişahlarının hiç vebali yok değil mi?
Yürü Ahmet, Mehmet, Memiş şuraya ananı ağlatarak, canını okuyarak seni Galata Bankerlerine borçlandırdık, Ruslardan borç alıp Dolmabahçe sarayını da yaptırdık haremi mamur ettik, bugün Su Adasını isteyen, dedesinin malının peşine düşen azıcık fırsat bulasalar babalarının mirasını çatır çatır alacak döl, döşte yaptık. Sen de git bak nerelere git söyleyeceğim;
Yemen diye bir yer var taaaa nerede oraya seni göndereceğim çoğunuz gemilerle hastalanıp giderken şehit olacak, mezarı bile olmayacak. Yemene varınca çölleri geçerken gündüz sıcaktan gece ise soğuktan yoldan bitap düşüp çoğunuzu çöle gömeceğiz belki de mezar taşın bile olmayacak. Sağ kalanlar sizde orada topraklarını korumaya üşenen veya size İngiliz oyunlarıyla kurşun atacak namussuz dindaşların bekliyor. Öyle ya kendi vatandaşının karnını doyurmayacak kadar aciz, teslim olmuş yönetim Yemene ağalık yapsın bunu da senin canınla kanınla yapsın. Sen şehit ol ya daha ne istiyorsun? Yemenlide ağzını GAK ile doldurup uyuşup İngilizlerin kendisini becermesini beklesin.
Irak, Suriye, Trablusgarp haa dur Emredesin komutanım diyerek gittiğin Sarıkamış var kurban olduğum. Kaşlarına bile bit düşüren, aç, kangren olan bacaklar ve ayaklarla ve sana kıyafet bile alamayan, çantanda bir parça peksimetle aç kalıp atın gübresinden arpasını temizleyip yedirecek kadar seni düşünen hayalperestlerin TÜRK ve TÜRKLÜĞÜ sana öğretmeden sana bir kimlik biçemeden Rusya’daki TÜRK’lerle Rusları mahvedecek Alman aşığı kıt akıllılar seni peşinden götürüp 90.000 ‘inizi yavrularımızı kuzularımızı kurban edip şehit edecek.
Kışlanı önünde REDİF sesi var . Yani gidenler yetmedi askerliğini yapmış yaşlılar gelsin. Sonra Mektebi Sultaniye den öğrenci kıyafetlerini verip er kıyafetlerini alıp cepheye giden canlar.
Tıp fakültesinden sınıfın biri oğlu yedek subay olarak giden ve şehit olan hocalarının hitabetiyle sınıfı boşaltıp askere giden mübarekler.
Peki biz bugün onların şehadetle bıraktıkları toprakta onların emanetini koruyabildik mi? Düşman askerini yaralı iken kurşunların arasından omuzuna alıp getiren, kuru ekmek ve yırtık üst başla canla başla çarpışan o ruhun bugüne kalan kalıntısı var mı? İki büyük deprem yaşamış bir insan olarak yağmanın ve aç gözlülüğün, bencilliğin, her şeyi kendine mübah görmenin, sular seller gibi israfın ne olduğunu gördüm. Felaketlerin bizi birbirimize bağlayacağı yerde eline balyozu alıp memleketinden kalkıp enkazda kalanları çıkarmaya çalışanla, eline balyozu alıp evinin direklerine hasar verip ev almaya çalışanları da gördüm. Kaldı ki 7 düvelle harp edecek olursak sonuçlarını düşünmek bile istemiyorum. Dedelerimiz gibi gidip asker elbisesini giyip canını malını ortaya koyabilecek mi?
Bugün Çanakkale mezar taşlarını gezerken veya muhteşem mesajlarla 18 Mart kutlarken acaba yarın RUUZU MAHŞERDE bize sırtlarını dönecekleri ve bizden RABBİMİZE şikayetçi olacaklarını
“Rabbimiz biz bir karışını vermemek için mücadele ettiğimiz ve senin cennetini kazanmak için kanımızı verdiğimiz bu toprakları bunlar sattılar. Bizim torunlarımız aç iken adını bilmediğimiz yerlere merhamet gösterişi yapıp ağladılar. Bizi arkamızdan vuran insanlara, İngiliz uşaklarına karış karış toprak sattılar. Kanımızı dökerek koruduğumuz ecdat eserlerini korumadılar harabe edip sonra restore ettiler. Denizlerini, karalarını her yerini mahvettiler” diye bizi şikayet edeceklerini hiç düşünmedik.
Olsun dündü 18 Mart ,bugün 19 mart geçti gitti. Şehitler ölmez diye bas bas bağırırken onların bizi görüp bizim için ve kendi emekleri için gözyaşı döktüklerini hiç aklımıza getirmiyoruz.
Rabbim Bedirden başlayıp bugüne kadar huzuruna varan hepinize gani gani rahmet eylesin. Bizlerin ıslahı için Rabbimize dualar edin ey mübarekler.
Comments