top of page

Bilgisayar Ve Biz

Yıl 1971’ler Adana’da Küçük Saat’ten Bankalar Caddesine dönüşte birazcık ilerleyince hayal meyal hatırladığım ve Annemle çarşı dönüşü uğradığımız bir kuru pasta fırını vardı. Orada seçilen sıcacık pastalar büyük gri renkli karton pasta kutusuna konur ve çok dikkatimi çeken tavana mesnetli kırmızı beyaz spiralli pamuklu ip ile hızla bağlanırdı. Sonrası daha önemli. Paketin dört bir yanını saran ipe bir tutamak eklenirdi.

Telden bükülmüş ve ipe geçen kancalar ve üst tarafında rulo bir kâğıt. Eve gidince ilk iş bu tutamağın üzerindeki rulo haline getirilmiş kâğıdı açmaktı işim. Üzerinde ilk satırında tamamen 1 sayısı ile devamında 9’a kadar sıralı satırlar olan bu kâğıt çok ilgimi çekerdi. Meraklı çocukluğum çoğu zaman kötekle bitse de bugüne bir hayli malzeme getirdi.

Yıl 1982 ben İstanbul’da abimin üniversite yıllarında kaldığı eve misafir gittim. 12 Eylül öncesi bir sürü aksaklıkla okuyan gençler okullarında kalan dersleri tamamlıyorlar. Abimin arkadaşlarından birinin yüksek tez çalışması var ve masanın üstü deste deste bu kartlardan dolu.

Düşünün ki 1982 yılında Türkiye’nin en meşhur üniversitelerinde daha delikli kart kullanılıyor yani bir DOS işletim sistemli PC yok. 1989 yılında Ankara yıldırım Beyazıt Endüstri Meslek Lisesinde Bilgisayar Laboratuvarı vardı ve IBM PS2 40MB hdd 640 MB bellek 1 adet 3,5 inch disk sürücüsü olan 20 adet makina vardı. Benim tayinimden evvel kurulduğunda söyleyebilirim. Neden? Çünkü orada Dünya Bankası Projesi aracılığı ile böyle nice modern malzemeler gelmişti.

1982-1983 yıllarındaki üniversitenin bir liseye göre 5 yıl sonrasında çok daha üst düzeyde olmasını beklemek gayet tabi hakkımız ama sanmıyorum ki benim okulumun hiçbir laboratuvar imkanına sahip değillerdi. Bu çok ayrı bir konu konumuz bilişim çünkü. Kısaca yukarıda anlatmak istediğim biz bilgisayar ile hayli geç tanıştık. Tabii olarak Eniac icat edilir edilmez Ülkeme gelsin demiyorum ama geç tanışma sonunda da çok barışamadık. Neden acaba?

Bir bilgisayar sistemi manuel işleyen sistemin otomatiğe dönüştürme çalışmasındaki ARAÇTIR. Herkesin anlayacağı şekilde anlatırsak bir işletmenin müşterileri borç alacaklarını, senetlerini hesap kartıyla tutan, her taksit ödemeye geldiğinde kartın o satırına işlem yapan bir sisteminiz var. Bu işi yapan arkadaşımızın birisi gayet düzenli, işini oturtmuş. Kart alfabetik sırada dizili, her müşterinin adı, soyadı, irtibat adresi, no, kefili ve adresi, vb yok yok bir kart düzeni var. İşler tıkır tıkır işliyor. Diğer işletmede kartlar bir iskambil destesi gibi karışık, isimler yanlış, adres yok, gelen alacaklar alt alta yazılmış vb. Tek kelimeyle berbat bir düzen var. Her iki işletmenin bilgisayara geçişi için ne düşünürsünüz. Tabii olarak düzenli olanların bilgisayar başarısı olacak çünkü bilgisayar sadece ona saklama, rapor alma, uyarı ve hız sağlarken diğer işletme için bunları sağlaması zor olacak ve sağlamayacak. Bilgisayar yapıyı düzeltme işi yapmıyor demek ki. Olan alışkanlıkları değiştirmiyor. Bizi elimizden tutup eğitmiyor, kulağımıza ya şunu şöyle yapsan iyi olur bilader demiyor. Kısaca keramet sizde veya ekibinizde.

Bu basit örneği ülkemizde ve Devlet bürokrasinde bilgisayar ve bilişimde neden başarılı değiliz konusunu anlatmak için verdim. Bakın şimdi hak vereceksiniz bana. Kadim devletlerin devlet ve bürokrasi yapısı yenilere ışık tutar. Selçuklu göçerlikten yerleşik devlet hayatına geçişi yani şehirler kurup tebaa yönetmesi onlara kanunlar koyması ilim medreseleri açması Selçuklunun yüreğindeki közün gelenek ve töre tandırında İran kadim devlet yapısıyla sağlam üflenmesiyle ortaya çıkmıştır. İnanılmaz bir devlet geçmişimiz ve en az 1000 yıllık bürokrasi, siyaset geçmişi, kayıt ve tarih tutma açısından parmak ısırtacak mükemmel bir geçmişimiz var. Gelişmiş ülkelerin geçmişlerine örnek olmuşuz. Arşivlerimizin bir kısmı yok olmuş savaşlar yaşamışız ama kalanlar ve değerli tarihçi bilim insanları bugün tarihimizin apaydınlık yüzünü bize anlatıyorlar. Birden bir şey oluyor ve bizim bu düzenlilik ve adım adım hazırlık alışkanlığımızı acelecilik, plansızlık, oldu bitticilik gibi acayip huylar alıyor. Kayıt ve kuyudat hayal oluyor. Evraklar eksik, bir soruya cevap veremiyor.

En basit örneğini SSK'lı olanlar bilir sizin prim gününüz başkasına yatmıştır. Ailemizin dededen soyadı kartlı nüfus cüzdanına kadar POLAT sonra BOLAT oldu. Kayıt tutma beceriksizliğimiz sayesinde NVI programı yıllar sürdü. TC kimliğimizi 2000 li yıllarda aldık. Peki akıllı, zeki, yüzlerce, binlerce mühendisimiz olmasına rağmen, bunca yıllar boyu birçok devlete örnek olacak şekilde bürokrasiyi işletmişken neden planlı, düzenli VERİ yönetiminden uzaklaştık nasıl oldu bunlar hakikaten araştırma konusu olacak şeyler.

Benim hep kaygı duyduğum ve olmasını istediğim şey Devletin merkezi bir veri tabanı olması, veri merkezleri olmasıdır. Devlet kurumlarının verilerinin oradan birbiriyle haberleşmesi ve istendiği zaman raporlamalarının en doğru şekilde alınmasının sağlanması ne kadar güzel olur.

Biz geç başladığımız bilgisayar serüvenine çokta hazırlıksız girdik. Planlamadık, analiz etmedik, bu da maalesef iç ve dış yazılımcıların ve yabancı üreticilerin ekmeğine yağ sürdü. Astarı yüzünü geçti, geri dönülmez oldu. Sömürüldük açıkçası. Lisanslara verdiğimiz paralar, yarım teslim alınan projeler ve bakım adı altında toparlanması. Yavaş akıllanma bizi bir hayli sömürüden sonra ziyaret etti ve bedeli de yurt dışına giden dolarlar oldu. Her kurum kendi bildiğince veya pazarlamacıların baskın geldiği ürünleri aldı. Her yıl geçtikçe çöpe atılan ürünlerle ilerliyoruz., işin kötü tarafı veriler ve bilgisayar dünyası inanılmaz büyüyor.

Bugün toparlamaya çalışırken de çok ciddi değiliz. Milli bir proje çalışması olarak İnşallah Selçuk Bayraktar gibi ciddi bir babayiğidi bekliyoruz. Kurumlar arası genelgelerle değil Devletin tüm değerlerini görebileceğimiz bir yapı hepimizin geleceğinin belirlenmesinde çok önemli bir yer tutuyor. İnsan gücümüz var buna inanıyorum. Acelecilik ve günü kurtarma huyumuzdan kurtulursak planlama ve iş akışı denilen kavramlarla ‘Göç giderek düzelir’ göçer cümlesinden artık kurtulursak biz yaparız.

11 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page